TOM SAWYER VE İNSAN RUHUNU YAKALAMAK




Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır....

Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar.
Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu bağırıp, çağırarak tekmelerler.
Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir.

Ertesi gün çocuklar gürültüyle evine doğru yaklaşırken, kapısının önüne çıkar, onları durdurur ve:
- "Çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültüler çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 1 dolar vereceğim" der.
Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der:
- "Çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı bundan böyle size sadece 50 sent verebilirim."

-Çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları:

- "Bakın" der:
- "Henüz maaşımı alamadım, bu yüzden size günde ancak 25 sent verebilirim, tamam mı?"

- "İmkansız bayım..." der içlerinden biri,
- "Günde 25 sent için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz."

*****************

Gerginlik ve stresini işe yaramadığı bir çok yerde bu yöntem denenebilir değil mi ?

İhtiyar ,çocuklara gürültü yapmayın diye uyarıda bulunsa belki istediği sonucu alamayacaktı.

Bir insanı belli bir konuda yönlendirmenin , çeşitli yollarından birini vurguluyor burada ihtiyar.

Karşınızdakini incitmeden İnsan ruhunu tanımanızı ve onu yönetmenizi sağlayacak pek çok yol var demek ki ..

Çocukluğunuzda mutlaka Tom Sawyer'i okumuşsunuzdur.Tom‘un cezadan kurtulmak için herkesi şaşkına çevirecek zeka oyunlarını ve sonunda bunlardan nasıl kurtulduğunu anlatır ..
Tom Sawyer'in tahta duvarı boyamasını isteyen teyzesinin isteğini haylaz çocuklara hem de büyük bir zevk alarak nasıl yaptırdığını bilirsiniz

İnsanın bir işi severek yapmasının nasıl sağlanacağı yönünde yöneticilere de yol gösterebilir belki..

TAHTA DUVARI KİM BOYAYACAK ?

Yaz, bütün sıcaklığı ve güzelliğiyle yöreyi sarmıştı.
Cumartesi sabahı pırıl pırıldı gökyüzü.İnsanın yaşamına mutluluk katıyor, kalplerden gelen ezgiler dudaklardan coşkuyla dökülüyordu.
Çiçeklerden havaya tatlı kokular yayılıyordu.

Herkes mutluydu, sevinçliydi bir kişi dışında. O mutsuz olan çocuk da Tom Sawyer'di.
Tom bir elinde kireç dolu kova, bir elinde fırça, tahtaperdenin önüne geldi. Tahtaperdeye bezgin bezgin baktı: En az otuz metre uzunlukta, üç metre yükseklikte kocaman birşeydi. Yaşam Tom için zordu, çok zor...İçinden böyle düşünüyordu.

Söylenerek fırçayı kirece daldırdı. Üst bölüme,şöyle bir sürdü.İkinci sürüşten sonra iş, gözünde daha da büyüdü. Bir kütüğün üzerine gelip oturdu. O anda, elinde su kovasıyla Jim'i gördü.Şimdiye dek pompa ile kuyudan su çekip taşımak Tom'un gözünde büyük bir işti.Şimdiyse Tom, bu işe dünden razıydı. Üstelik neden,
su getirmek de olsa, işin içinde kasabaya gitmek vardı. Hem, tulumba başında kız
erkek tüm çocuklarla
beraberken zaman daha kolay geçerdi. Tom söze başladı:

-Dinle Jim, eğer sen badanayı yaparsan ben de suyu taşırım, tamam mı?
Jim başını salladı, olmaz anlamında:
-Hayır Bay Tom, bunu yapamam. Hanımım beni kovar, dayaktan öldürür beni.

-O mu? O hiç kimseyi incitmez ki... Kafana bir fiske bile vurmaz. Vursa da hafifçe dokunur. Bağırır, çağırır!
Hem sana cam bir bilya vereceğim. Gıcır gıcır yeni... Parlak! Bembeyaz cam bilya
Jim, çok güzel.

-Beyaz cam bilya! Harika! Ama Bay Tom, hanımımdan çok korkuyorum...

Tom bilyayı cebinden çıkardı. Jim kovayı yere koydu, bilyayı aldı. Zavallı Jim arkasındaki Polly Teyzeye dikkat etmemişti. Kadın elinde ayakkabısını tutuyordu ve ayakkabıyı öyle bir indirdi ki, Jim kovayı kaptığı gibi su tulumbasının yolunu tuttu. Tom, tahtaperdeyi hızlı hızlı boyamaya başladı.

Bir süre sonra Tom, boya fırçasını, boya kutusunun içine koydu, boyama işini durdurdu. Canı sıkkındı, arkadaşlarıyla oyuna gidemeyeceğini anlayınca üzülmüştü. Arkadaşları az sonra gelince, onun böyle çalıştığını görüp alay edeceklerdi onunla. Üzüntüsü daha da arttı.

Aniden kafasında parlak bir düşünce belirdi. Doğrusu akıllıca bir düşünceydi.

Fırçayı eline aldı, boya kutusuna daldırıp çıkardı ve fırçayı sürmeye başladı. Aradan kısa bir zaman geçmişti ki, sokağın başında Ben Rogers gözüktü. Tom onun kendisiyle alay etmesinden korkuyordu. Bir yandan da, Ben'in gelmesini sabırsızlıkla bekliyordu.

Çocuk hoplayıp zıplayarak şarkılar söylüyordu. Tom'un yanına gelince vapur taklidi yapmaya başladı.
Oysa Tom onu hiç görmemiş gibi komutlar veriyor, gemiciler gibi çanlar çalıyordu. Hareketleri Büyük Missouri gemisini anımsatıyordu.
-Dur. Drelin din din. Sürati azaltın, iskeleye yanaşıyoruz.
Ben, el kol hareketleriyle bir o yana bir bu yana sallanarak iskele dediği kaldırıma yanaştı.
-Makineler sancak tarafına, tam yol ileri! Drelin din din! Ch -ch -chou -ou - ou!..
Tom vapurla hiç ilgilenmedi. Elinde fırça, coşkuyla sürüyordu boyasını. Ben, bir an gözlerini ona dikti, sonra:
-Tom ne yapıyorsun? Kocamış insanlar gibi elinde fırça, çalışıyorsun.
Tom karşılık vermedi. Tahtaperdenin başka bir yerini boyamaya başladı. Daha sonra, birkaç adım geriledi. Bir ressam gibi, birkaç adım gerileyip, eserine uzaktan baktı. Son bir çizgi çektikten sonra fırçayı yine kovaya daldırdı. Ben bağırdı:


-Tom! Niye çalışıyorsun?

-Ah Ben! Sen misin? Geldiğini farketmedim.


-Yüzmeye gidiyorum. Sen de gelir misin?


-Görüyorsun ki işim var,şimdi gelemem.


-Yüzmek iş değil mi?

-Belki! diye yanıtladı Tom, sonra konuşmasını şöyle sürdürdü:
-Ama bu işten daha çok hoşlanıyorum.


-Ne? Hoşlanıyor musun? dedi Ben. Başka biriyle mi konuşuyordu acaba?
-Gerçekten hoşlanıyor musun Tom?


-Neden olmasın? Bir çocuk bir başına böyle bir tahtaperdeyi badana etmek onuruna erebilir mi? Bahse girerim ki sen bir kere bile boyamamışsındır. Haksız mıyım?


Bu, Ben'in fikrini değiştirdi. Tom ise özenle fırçasını sağa sola sallıyor, arada bir, geri çekilip eserini inceliyordu.
Ben bir süre Tom'u dikkatle izledi. Sonra,

-Hadi Tom, biraz da ben boyayım... dedi.

-Olmaz!

diye yanıtladı Tom. Polly Teyze, tahtaperdenin iyi boyanmasını istiyor. Bunu tek başıma yapmalıyım. Bitirdiğimde çok güzel olmalı. Teyzem, çok iyi boyamamı istedi.

-Lütfen, azıcık yapayım.

-Ben, senin de boyamanı tabii ki isterim. Ama teyzem Jim'e de, Sid'e de yaptırmadı. Burayı ben yapmalıyım. Bin çocuk gelse, iki bin çocuk da gelse buranın badanasını düzgün yapamaz.


-Ne olur, biraz yapayım. Sana elmalarımın yarısını veririm.

-Sevgili arkadaşım korkuyorum.


-Tüm elmalarımı vereceğim.

Tom sevincini gizlemeye çalıştı, fırçayı isteksiz veriyormuş gibi uzattı Ben
'e.

İçinden sevinmekle birlikte, arkadaşına belli etmedi. Suratını iyice asıp Ben'e baktı. Büyük Missouri gemisi güneşte badana yapıyor, bizim kurnaz sanatçı ise bir ağacın gölgesine uzanmış elma yiyor, hem de yeni oyunlar hazırlıyordu. Epeyce fırça çalan Ben, yorulunca işi bıraktı. Ben sırasını savınca, yeni avlar ardı ardına düştü Tom'un eline.
Gelen arkadaşların amaçları Tom'a takılıp, onunla alay etmekti. Ben yorgun düşüp pes etmeden önce, güzel bir uçurtma karşılığında badana fırçasını Billy Fisher'e vermişti. Bunu öteki arkadaşları izledi.

Saatten saate, üstelik Tom'u armağanlara boğarak badana gönüllüleri yenileniyordu.

Sabah, elinde bir şeyi olmayan Tom, öğleye doğru servet içinde yüzüyordu. Tom'un hazinesi; on iki bilya, bir ağız mızıkası parçası, bir kırık makas, mavi bir şişe parçası, bir oyuncak tabanca, bir anahtar, bir tebeşir, bir cam kase, bir sürahi, bir çinko asker, iki kurbağa yavrusu, altı kertenkele, tek gözlü bir kedi, bir kapı tokmağı, bir köpek tasması, bir çakı...

Tom bütün gün, hiç çalışmamıştı ama, arkadaşlarının hamaratlığı sayesinde tahtaperde üç kat boyanmıştı.


Bu arada Tom yeni birşey keşfetti:


İnsan bir şeyi elde edemezse onu ister. Eğer bir kişinin bir şeyi yapması gerekiyorsa bu iştir. Eğer yapmaya gerek duymuyorsa bu iş değildir. Bir arabayı sırf kendiniz için sürmek zevk, başkası için sürmekse iştir.

(Tom Sawyer çevirisi www.scribd.com dan alıntıdır)

Hiç yorum yok:

Web Analytics