Hiç bitmeyecekmiş gibi gelir.
Ben yaşadıkça, annem, kardeşlerim, komşularımız, tanıdık bildiklerimiz yaşadıkça o hep yaşayacakmış gibi gelir.
Fakat gün olur.
Güneşin batışı gibi..
Yıldızın kayboluşu gibi..
Bir güzel filmin bitişi gibi...
Baban öldü derler.
Babaların ölümünü bilirim.
Yaşadım, benim gazetede sevdiğim yazar olan oda komşum Selahattin Duman'ın babası "Dr. Abdullah Duman" da ömür kavsini tamamladı, hayata gözlerini kapadı.
Tanımadım.Yüzünü görmedim.Merhaba demedim.
Babalar, oğullarının doğuşunu unutmaz.
Bebekliklerini...
Anne memesini emişlerini...
Ayakları üzerinde dikilmeye başladığı gün birkaç sarsak adım atışlarını, sünnet düğünlerini...
Oğlanın "babasını saymayı, annesinin örneğine bakarak; annesini sevmeyi de özellikle babasının örneğine bakarak öğrendiğini" sadece babalar görür...
Okula kayıt oluşlarını...
Okul bitirişlerini...
Askere gidişlerini...
Evi terk edişlerini, ben de siz olmadan varım diye benlik gösterisine kalkışlarını; evlenmelerini, düğünlerini, dünyaya gelen torunları babalar "sevgi albümünün" içinde özenle toplayıp biriktirir.
Ve o gün gelir.Baban öldü derler.
Selahattin'in babası Dr. Abdullah Duman'ı tanımayı, dinlemeyi çok istedim.
Şunun için:
Babalar iyi hoca değildir.
Oğluna iyi öğretici olamaz.
Çünkü babalar, oğullarını çok sever ve olaya çok sevgi girdiği zaman işe endişe karışır, acelecilik karışır, "ben yapamadım oğlum yapsın" gereksiz iyi niyetleri, zararlı şımartmalar karışır ve babalık denilen karanlık benlik, oğlan çocuklarını kötü eğitir.
Fakat Selahattin, bir yazısında babasının ezberinden; "oğluna doğru yolu göstermesine örnek olarak" bir şiir yazmıştı.Yazarı belli olmayan.Anonim.Laedri bir şiir.Bu şiirden ötürü Dr. Abdullah Duman'ı tanımayı çok istedim. Bir gün karşılaşırız diye umut ettim.Olmadı.Hayata gözlerini yumdu.
Şiir şuydu:
Şeb-i yeldayı, muvakkit ve müneccim ne bilir.
Müptelayı gama sor, kim geceler kaç saat.
Diyor ki:Gecelerin ne kadar uzun olduğunu (şeb-i yelda = en uzun gece) vakit bildirene (muvakkit) sorma, falcılara, büyücülere de (müneccim) sorma; dert çekene, gam çekene, drama düşmüşlere (müptelayı gam) sor, onlar bilir.
Babalar iyi öğretici olamaz.
Ama bir gülüşle..
Bir sarılışla..
Bazen bir haykırış..
Bazen öfkeli bir bakış..
Bazen de bir beyitlik şiirle en büyük öğretici onlar olur.
Hiç bitmeyecekmiş gibi gelir...
Baba hep yaşayacakmış gibi gelir...
Fakat bir gün "baban öldü" derler.
Kardeşim Selahattin, acını paylaşırım.
Necati DOĞRU , 07.08.2006