Çocukça Aşklar ....




İlkokulu   bitirdikten sonra , Orta 1'de  , öğretmenlerimin önerisi ile eski adıyla Leyl -i Meccani   sonraki adıyla   Parasız yatılı  sınavını kazanıp,  Monaga Lisesinin yatılı kısmında 5  yıl sürecek  olan  yatılı  öğrencilik  hayatım başladı.
Ortaokulu Şehitler Ortaokulunda , Liseyi Monaga Lisesinde okudum.
Saf  köylü  çocuğunun şehiri ilk  tanıdığı   hayatı  burada  başladı  .




3,5 yıl sürecek olan  ilk ergenlik aşkım   burada başlayip bitmişti.
 Funda ,  ben de  onu delicesine  severken , üzerine  gül  koklayıp  başka  bir kıza "arkadaşlık "  teklif etmem  üzerine Okulun merdivenlerinde , lanetler  yağdırarak  beni nasıl da  terketmişti !

Bu olay  ,  aramızda  birbirimize  asla  itiraf edilmemiş 3,5  yıl süren platonik aşkımızın  üstüne  bir  kara bir  kabus gibi  çökmüştü.
Tekrar  barışmamız , o büyük aşkı asla geri  getirmedi.

Funda'ya karşı  bugün  bile  hatırladığımda  yüzümü  kızartan  yanlış ve  çocukça davranışlarım ,  artık  can  çekişen  Leyla ve Mecnun serüvenini yerle  bir  etti.

Ama  doğrusu   karşı tarafa hiç dillendirilmeyen , sadece  karşılıklı hissedilen ve  yaşanılan  bir  aşktı  o.
Delicesine  aşıktık  birbirimize ..

Yatılı kaldığım  pansiyona sadece , gece  yatmak  için  giderdim.
Öğlenci olduğumuz  yıl sabahtan  okula  gidinceye  kadarki zamanlarımız  ve  okul  çıkışlarımız ,  sabahçı  olduğumuzda ise neredeyse öğleden   geceye  kadar ki zamanımız  birlikte geçerdi..
Bazen  evlerinde olurduk  bazen cadde sokak  gezerdik.








O zamanki  genç  mekanlarından  pastaneye  ya da  sinemaya ise hiç  gitmedik Funda  ile ..

Büyük ablası Asude ,   ortanca  kız  Sinem  kendilerinin erkek  arkadaşları ile , bizim de  Funda  ile ne  zaman evleneceğimizi  planlayıp dururlardı..
Biz o sıralarda 14-15 yaşlarında  idik.
Ailesi   o kadar kabullenmişti ki bizim arkadaşlığımızı ,evden  biri  olarak görüyorlardı bu  dağınık leyli  meccani öğrenciyi..




Okul  çıkışında ,  çifte  kumrular  gibi , diğer  çocuklardan ayrı yürürdük    Funda  ile ..

Arkadaşlarımız  laf  atarlardı sağdan soldan ..


"- Sssshttt   Cezmi .. anlayalım yani .. Ne iş ....  ? "

"--Funda  kız ..  sizi  gidi sizi ... yine  birlikte  nereye  böyle ....?" 



Utanırdım : -Boşver  Funda ..   Bakma sen  onlara ... !


******************

O  beni ,  yaptığım  onca yanlış  nedeniyle  terkettikten sonra da sevdi. Tekrar  biraraya  gelmek  için neler  yapmadı ..
Haberler  yolluyordu ..
"-Ne  yapayım .. Hoşlanıyorum  çok  ondan "
Bütün  çağrıları cevapsız  kaldı.   Büyü  bozulmuştu  bir  kere ...




Lise bitinceye  kadar zaman zaman birbirimizle yanyana , yakın yakına  olduk ama  hiç  görüşmedik.

Okulun  basketbol  takımında  önemli  bir turnuvaya çıkmışlardı  Monaga şehrinin o zaman  ki  büyük kapalı spor  salonunda ..
Basketbolu severdim ama  , doğrusu  sırf    o oynadığı   için maçı  izlemeye giderdim ..
Orada  olduğumu  bilirdi.
Kazara  bir basket  attı mı ya ..!
Deymeyin  keyfine ...
Tribünlere  döner  ..Kollarını  havaya  kaldırarak  :
"-İşte  bak ..Gör beni .."    dercesine  bir  hareket  yapardı ..   Salonda  bir  uğultu  yükselirdi:

"-Kasılma be  kızım .. Ne kasılıyorsun .. Alt tarafı  bi  basket  attın .."

Salondakiler nerden  bilecekti  ki  bu  hareketin  kime  yapıldığını..



Benim  gibi saf ,  derbededer   bir  köylü  çocuğunun  nesine aşıktı.. Hala  sorarım  kendime ..
Ama  bilirsiniz , gönül bu  .. Ferman dinler mi ?








*********************



Aradan  neredeyse yarım yüzyıla yakın  bir  zaman  geçti..
İngilizce öğretmeni olduğunu ve   ismini de bildiği bir  okulda  uzun  yıllar  görev  yaptığını  söylemişti  bir  arkadaşım..
Kaç defa  okulun  önünden  geçtim  tanınmadan  onu  bir  kez daha  görebilmek  için .. Ama  onu  hiç  bir  zaman göremedim ..

**********************







Yatılı  okulda  geçen  beş  yılımızı , Ortaokul Lise yıllarımı , o saf ve söylenmeden  yaşanmış çocukça  aşkımızı , zaman zaman  hayal etmeye  çalışırım.
Bir  sis  , bir  perde ....
Anılar  hayal  meyal  , anılar bölük  pörçük ..
Yaşandı  mı  gerçekten .. ?
Yoksa  sadece , uzun bir kış  gecesinin  hüzünlü bir  rüyasından mı  ibaretti ?

Yer  yer silinmiş puslu  bir  film  şeridi gibi ..
Geçip  gitmiş  çocukluk, ergenlik ve  lise  yılları ...

Evlenmiş, ayni kentte yaşamiş . Kötü hastaliktan vefat etmiş 56 yaşinda... 
Şimdi , ne  zaman  bir  yere  giderken  Monaga'dan  geçsem  içimi acıtan  bir sızı belirir  yüreğimde..
Yitip  giden  tekrar yaşanamayacak o   çocukluk  ve  gençlik yılları  için  midir  bu sızı  ,  yarım kalmış bir  aşk  ve sevgili  için midir yoksa , bilemem ..
İki damla  yaş  dökülür gözlerimden ..
İçim acır ...Göğsüm daralır ..
Sessiz sessiz ağlarım..








Nilüfer :   -" Sevmek , eskidenmiş güzelim ..."

***

Neşe KARABÖCEK : Kulakların  çınlasın ...

Hiç yorum yok:

Web Analytics