İNGİLİZCE ÖĞRENİYORUZ...


BİR ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ kantinden CANPARE alacak. şöyle söylüyor:
-'' BANA Bİ KENPEYIĞR''

3 yıl önce özel bir dil kursunda Elementary sınıfında ders alıyoruz. Hoca bize sorular soruyor biz cevaplıyoruz. Arkadaşa Dün akşam yemeğini kiminle yedin diye sordu.

Arkadaşımın Cevabı :
-"I ate my girlfriend last nigt."

5. sınıf öğrencisine soruyorum
- where are you from?
-I am from KASTAMONULUYUM

Exploded egypt has escaped to my bosphorus
(boğazıma patlamış mısır kaçtı )

Güney sahillerimizde bulunan bir kasabamızın bir lokantasının menüsünden bir alıntı:
piliç çevirme ---translated chicken

peynirli gözleme = observation with cheese
dry beans ------------kuru fasulye

the god who doesn't kill doesn't kill
( öldürmeyen allah öldürmez )


'Hazırlık sınıfında speaking dersindeyiz, öğrencilerden kendilerini ingilizce tanıtmalarını istemiştim. Bir öğrencim :
"- My father name is....... , "deyince
-"my father's name is........ " diye düzelttim,.
Düzeltmez olaydım bu başladı ağlamaya:
- Niye hocam benim kaç babam var?

Ünlü 'sensitive meatballs' larımız (içli köfte) var,onları da unutmamak lazım

Some/ any/ no/ every ve türevlerini işledik yazılıda .Bir öğrencim olumlu bir ifadede 'yesbody' kullanmıştı.
Nobody 'nin olumsuz olduğunu öğrendi ya...!

Bugün 7. sınıftaki öğrencilerimin ispiyonlarına göre geçen sene , öğretmenleri man kelimesini sormuş, çocuk da TIR demiş

Egypt is grown in Konya.

Anımsadığım kadarıyla birisi apartmanın dış kapısına hem ingilizce bildiğini göstermek hem de insanlara bir bilgi veriyormuş havası gösterebilmek için kağıda şunu yazıp cama yapıştırmış:

"-Leave the door december !..."


There are a lot of fish in the pool
(Balıkların çok pulu var..)

fotoğraf çekilme anında güzel çıksınlar diye, fotoyu çeken:
-"please cheese"

(peynir der misiniz lütfen)

sugar brother (şeker kardeşim),


"you're a dick head "

dik kafalısın :))

"teenager"
tinerci


Gecenin bir yarısında sayısı hatırlanmayan bir trt kanalında tırt bir amerikan macera filmi izlenmektedir. o tehlikeden bu tehlikeye koşan pilotumuzun uçağı düşmeye başlar; pilot çaresizce bir kaç kez "mayıs günü! mayıs günü!" diyerek bağırsa da uçağı kurtaramaz. filmi iyi takip etmeyen bünye önce ne alaka diyerek dumur olur, arkasından da pilotun aslında mayday! mayday! diye bağırmış olması gerektiğini akıl eder.


sıraya gir = enter the desk

--Man doesn't become from you----senden adam olmaz

--In every job there is a no---her işte bi hayır vardır.

She is a such a mother's eye girl----çok anasının gözü bi kız.

2 yorum:

Recep Hilmi TUFAN | rehitu.com dedi ki...

Nereden buldun hocam bunları? Web tasarımı dersinde gülüp duruyorum hâlâ :)

Adsız dedi ki...

gece gece koparttın beni çok iyi geldi walla :))

bunları es geçme bence..ilerde bir kitap olarak derleyebilirsin...

başarılar hocam :))

Web Analytics