TÜFEK İCAT OLDU , MERTLİK BOZULDU...


Bir süre önce gazetelerde ilginç bir haber vardı..


"Ürdün'de internet aracılığıyla tanışıp birbirini seven çiftin sanal aşkı , ilk buluşmanın ardından, karı-koca olduklarını anlamalarıyla son buldu.
Petra haber ajansı , Bekir Melhim ve eşinin , fikir ayrılığı nedeniyle aylardır ayrı olduklarını, ancak sıkıntı ve şansın , çifti internetteki bir sohbet ortamında yeniden buluşturduğunu duyurdu.
İnternette kendini bekar, kültürlü, dindar ve okumayı seven biri olarak tanıtan, Adnan takma adını kullanan Bekir, Cemile takma adıyla sohbet ettiği eşi Sana'ya aşık oldu. Giderek büyüyen sanal aşkın ardından çift, evlilik planları yapmaya başladı.
Ancak evlenmeden önce yüz yüze görüşmek gerekiyordu ve çift buluşmaya karar verdi. Çift, daha ilk buluşmasında büyük sürprizle karşılaştı. Bekir, Sana'yı gördüğünde 3 kez ''boş ol'' diye bağırırken, Sana , bayılmadan önce ''Sen sadece bir yalancısın'' diyebildi.


Uzun süredir chatleşen ve birbirleri ile evlenmeye karar veren kadın ve erkek , ilk buluşmalarında birbirlerini görünce şoke oldular . Çünkü , sanal alemde deliler gibi bir aşka kapılan bu şanslı ( !) çift ,gerçek hayatta uyumsuz , mutsuz bir birlikteliğe sahipti.

Peki bu nasıl bir şeydi ki , yıllardır birbiri ile evli olan , birbirlerine karşı sevgileri tükenmiş olan bu karıkoca , sanal ortamda çılgınlar gibi aşık olabiliyor ve evlenme kararları verebiliyorlardı ?


Bu muydu ,yoksa bir başka habermiydi ,hatırlayamıyorum , karıkoca olduğu ortaya çıkan sanal dünyanın çılgın aşıkları mahkemede birbirlerine bağırışıyorlardı :

-Yazıklar olsun ..bu kadar yıllık karınım , bana bunu da mı yapacaktın ,beni sanal bir sevgili için mi terkedecektin , ona söylediğin o baştan çıkarıcı sözlerin birini bile bana söylemedin.....?

-Ulan karı ,orada o tatlı sözleri söylediğim kişi sen değilmiydin zaten ? Hem evliliğimizde , bana bir kere bile olsun fırsat mı verdin tatlı bir söz söylemek için..

Dırdır , dırdır , beynimi kemirdin yıllardır bee !
Hem sen , evliliğimizde, bir kere bile , bana internette yaptığın cilveleri yaptın mı.. Aman Allahım ,nasıl da baştan çıkartıyordu beni ..Şimdi bile yüzüm kızarıyor o laflarını fantazilerini hatırladıkça... Sen miydin o tatlı sözlerin sahibi.. İnanamıyorum

-Hep ben suçluyum değil mi ? Bana birini bile yapsaydın o sanal aşkına vadettiklerinin , bir demet çiçeği ,bir sımsıcak sarılmayı , o şehevi histerilerinin coşkusunu bana verebilseydin....Bunlar olmazdı...


Peki neydi bu karıkocayı ,evin içinde iki yabancı haline getiren şey ?

Neydi , aynı kalplerin aynı gönüllerin yanyana iken birbirine veremediği ?

Nasıl , hiç görülmeyen , dokunulmayan , tuşların klavyenin ardındaki sanal bir silüet , bir hayal ,kalplerin tekrar çarpmasını sağlıyordu?

Bunda ,kadının ve erkeğin eşit oranlarda suçu yokmuydu aslında ?

Görünmeyeni çekici kılarken görüneni itici hale getiren neydi ?

Ve eşler arasındaki elektrik , bitmeye mahkum muydu günün birinde ?

Kadın elde ettiği erkeği için , evlenmeden önceki yaptıklarını evlendikten sonra da yapma ihtiyacını duymuyordu büyük ihtimalle..


Onun için değil , dışarısı için süsleniyordu artık ..Sokağa çıkarken ,alışverişe , çaya giderken...

Erkeğinin yanındayken güzel görünme gereğini artık fazla hissetmiyordu...

Evin içinde dağınık saçlar bakımsız bir görünüş ,ve yatak kıyafetleriyle dolaşmakta bir gariplik yoktu ona göre ..

artık bir çok yeri gezip beğendiği o güzelim giysilerini dolaptan çıkarmıyor , alışverişe , çaya partiye giderken giyiyordu..Erkeği için güzel görünmek gibi bir kaygısı kalmamıştı...

Pek paylaşacak duyguları da mı kalmamıştı ne..

Artık o sevgi sözcükleri de duyulmaz olmuştu aralarında..

İşte Karadeniz'de Nataşaların onlarca yıllık evlilikleri çatır çatır yıkmasının bir nedeni de buydu..

Erkeklerin , evdeki o bakımsız kadınından alamadığı o eski heyecanı , dışarda bakımlı bir kadında , ya da bir chat muhabbetinde yakalayınca , bunun büyüsüne kapılacağı da duygusal yönden doymamış toplumlarda beklenen bir olgudur maalesef...

Özellikle Anadolu kadınında , erkek aldatmalarının en büyük nedenidir bu....

Erkeğin hiç mi suçu yok peki..

Aynı şey erkek için de geçerlidir..

Önceleri çiçekler ,hediyelerle süslü ,tatlı hayallerin fısıldandığı romantik anlar bitmiştir artık..

Yorgun argın eve geldiğinde , eşini dinlemek için bir kaç dakika bile ayırmamaktadır , kadının heyecan içinde o gün yaptığı şeyler hakkında anlattıklarını duymamaktadır, kadının anlatmak , ve dinlenilmek gibi ihtiyaçları olduğunu da unutmuştur.

Özel günler ,artık onun için rutin sıradan kutlama günleridir , hatırlanması güç ve gereksizdir. bunun kadın için ne kadar değer taşıdığını bilmemekte ya da umursamamaktadır..

işte yok olan ruhsal birlikteliğin , birlikte olmaktan zevk alınan dakikaların kalmaması , duygusal kopmayı da getirmektedir..

Birbiri için daima özel olan ve özel kalan , birbirine anlatacak şeyleri ,ve dinleyecek zamanları olan , bir hayat yoldaşlığı oluşturan ,derin bir dostluk vadisinde yol alan insanlarda bu duygusal kopmalar pek olmaz..

İlk fırtınalı aşk dalgalarının yerini ,duygusal bir bağlılığın ,birlikte olmanın getirdiği bir hazzın aldığı , ruhsal rahatlama ve dinginlik veren bir beraberlikte , karşısındakinin gözbebeğinin içinde kendini gören bir eş , geleceğe ,hayata daha bir mutlu , sevgi dolu bakan gözlere sahiptir ve bu gözler karşısındakine herşeyi anlatır zaten..


Nerden başladık , nereye geldik...

Galiba , birbirlerini sevmeyen bir karıkocanın , nette chat ile başlayan tesadüfi maceralarından yola çıkmıştık..

Onlar , yukarıda anlattığımızı daha önceden bilselerdi , belki de birbirlerine olan duyguları , ve dostlukları , onları bu sanal maceraya sürüklenmekten alıkoyacaktı , kimbilir ?

1 yorum:

Hülya Konar dedi ki...

:)enteresan ama bir okadarda gerçek hayatı anlatan bir hikaye...aslında sanal alem diyoruz ama detaya inersek sanal alemin gerçek hayatın bir yansıması olduğunu çok net görürüz.chat sitelerinde insanlar oldukları gibi değil olmasını istedikleri gibi davranır ve konuşurlar.karşı tarafta onları görmek istediği gibi görür...bastırılmış duyguların dışa vurumu yani...

Web Analytics